30 Ağustos 2007 Perşembe

KELENDERIS=>GILINDIRE=>AYDINCIK








Sekiz yasimdan buyana son iki sene haric her yaz en azindan bir hafta, okul caglarinda ise 2-3 ay kadar kaldigim, bu nedenle benim icin ister istemez bir cok ilkin yasandigi, duraganligindan sikildigimiz zamanlarda arkadaslarla ''Aydincik yari acik ceza evi'' adini verdigimiz ama biraz icip neselenip keyiflendigimizde cevrede ki yuksek tepelerden bakip (bu aralar icince tepelere tirmanmiyorum) ''hani aslinda Bodruma da benzemiyor degil'' diyebilecek kadar ileri gittigimiz, inanilmaz guzellikde ki kumsallari ile caretta caretalara ev sahipligi yapan, tarihi M.O. 6. yuzyila kadar dayandigi rivayet edilen ama kesinlikle her yere uzak ama Anodolunun Kibrisa en cok yaklastigi noktasi olan ve de eski adi Gilindire, antik caglardaki adi Kelenderis olan Mersinin sirin sayilabilecek Ilcesi Aydincik.

AYDINCIK SEHIR EFSANELERI

1-80'li yillarda Erkin Koray'in ilcede bulunan Tuana pansiyonda kaldigi ve dumanli alemler yapildigi,

2-90'li yillarda Aydincikli uc gencin tarihi eserler arasinda bulduklari uc kup altin ile Lubnan'a kactiklari, (neden Lubnan demeyin bende bilmiyorum.)
3-4 sene boyunca yaz-kis Aydincikta kalan ve komsumuz olan Oliver isimli Isvicre vatandasi amcanin deliler gibi her yerde tarihi altin sikkeleri aradigi ve 4 sene sonunda sifiri tuketip cevre esnaftan borc almak suretiyle evine dondugu,

4-Sitemiz icerisinde bakkal dukkani acmak suretiyle zengin olmayi hedefleyen ancak yerel halkin ve site sakinlerinin nedensiz boykotu yuzunden iflas eden kuzenimin super sevimli ortagi guzel insan Cahit abinin bundan boyle Anamurun dogusuna bir daha gecmem dedigi,

5-Sehrin sirtini dayadigi yuksek daglardan, acik havalarda Kibrisin gorulebileceginin soylenmesi.
Not:1999 senesinde suruden ayrilan bir keciyi takip eden bir coban tarafindan bulunan ve ilcenin eski adindan esinlenerek Gilindire adi verilen magra ise tek kelimeyle mukemmeldir, mutlaka gorulmelidir.

4 Ağustos 2007 Cumartesi

olympos




arkadaşlarla planlar yapılır akabinde 1 hafta izin alınır ve arabaya atlanıp doğruca antalya olympos yolu tutulur. gerçi daha önceki gidişlerimizde olymposa arabayla giden insanlar ''oha hayvana bak arabayla gelmis'' demek suretiyle eleştirilmiştir ama ne varki arbayla çevrenin daha zahmetsiz gezilebilmesi ve arabanın bagajında götürülen içkiler sayesinde 1 şişe biraya 5 ytl. vermek zorunda kalınılmaması gibi nedenlerle gençlik çaglarında yapılan eleştiriler afiyetle bir güzel yutulur. yaklasik 8 saatlik yolculuk sonunda olymposun güzide pansiyonlarindan orange'in klimali agac evlerinden 27 numarasina pazarlikla geceligi sabah ve aksam yemegide dahil olmak uzere 35 ytl'ye yerlesilir ve bir guzel uyunur. sabah kahvaltisi ardindan pansiyonun cardaklarinda yapilan tembellik sonrasinda deniz saati gelmistir sonunda... cocuklugumdan beri her deniz kenarina gittigimde ilkkez denize girdigim an bana hep cok ozel gelmistir. sanki eski bir dostla karsilasip merhabalasmak gibi hatta bir ayin gibi o ani asla aceleye getirmem once belime kadar suyun icine girerim sonra ellerimi suyun icinde gezindirrim ve en sonunda suyun dibine dalip nefesimin yettigi yere kadar yuzerim bu benim icin bir kucaklasma gibidir. belkide adim o yuzden sailor oldu :) neyse aksam yemeginden sonra cardakta king veya tabu oynayip evden getirdigimiz cep whiskilerini ictikten sonra ilk gece pansiyonumuzun diskosuna, ikinci gece okuze ucuncu gecede golge bara gittik ama bu sene en saglam mekan bence kesinlikle golgeydi, cacao adinda gayet basarili bir grup getirmisler. bunlarin disinda bir gunumuzu kemerde bir gunumuzude kasta gecirdik anlatilmaya deger olarak kemerde ilk kez jetskye bindim tamam kabul ediyorum 10 dakikasi 45 milyondu felan filan ama kesinlikle inanilmaz zevkliydi, olympostaki son gunumuzun aksamustu denizle vedalasip ormanlar arasinda yapilan bisiklet turundan sonra esylarimizi hazirlayip erkenden yattik ertesi sabah 6 da kalkip yola koyulduk...